ekran_resmi_2020-06-26_12.17.54

Merhabalar,

Yaklaşık 4 aydan sonra dergimizin ikinci sayısı ile yine misafiriniz olmaya geldik. Kuşkusuz iyi ve hoş bir
misafirperverlik göstereceğinizi biliyoruz. Evet, uzun ve biraz da yorucu bir maratondan sonra
buradayız. İlk sayımızda "Kürdistan'da İdeoloji" konulu bir dosya ile kapınızı çalmıştık. Bu ikinci
sayımızda ise, Kürt ulusu ve Kürdistan ülkesi için çok özel bir mevzu olan "Sömürgecilik Ve Kültürel
İkditar" dosyası ile varız.
Kürdistan ülkesinin sömürge bir ülke oluşunun her anlamıyla sömürgecilik tarihi ile eşzamanlı olduğu
söylenebilir. Vaktinde Osmanlı ve Pers gibi iki imparatorluk arasında bölünmüş iken, son yüz yıldan
fazla bir süredir de dört devlet tarafından sömürge politikaları ile dört parçaya bölünmüştür.
Dolayısıyla Kürt ulusunun ve Kürdistan ülkesinin mevcut sosyopolitik halinin realitesini anlamak,
kavramak ve idrak etmek için ihtiyaç duyulan temel epistemik teçhizatlanma, Kürdistan'daki
sömürgecilik gerçekliğini ve onun emrine amade bir şekilde muvazzaf kılınan kültürel alanı deşmek ve
irdelemek ile mümkündür. Peki genel olarak sömürgecilik meselesini deşmenin, fikri ve teorik bir
mesele olarak sürekli hazır ve nazır tutmanın getirisi ve ehemmiyeti nedir?
Cevap olarak, tıpkı Frantz Fanon'un Yeryüzünün Lanetlileri kitabının "Şiddet Üzerine" başlıklı ilk
bölümünde sömürgesizleştirmeden bahsederken dediği gibi, sömürge halimizi anlama adına meseleyi
"bir tür kökünden kazıma" arzusudur. Ya da Jean-Paul Sartre'ın aynı kitaba yazdığı önsözde ifade
edişiyle, bizi "kendine gelen insan" yapacaktır, sömürgecilik meselesi ile yüzleşmek. Kürt ulusunu
ayakta tutamamanın; direniş ve mücadele hissiyatını ve arzusunu süreklileştirememenin ve Kürt
ulusu nezdinde hakkıyla gerekli kılmanın ve meşrulaştırmanın üstesinden bir türlü gelememenin belki
de en temel nedeni, sömürgecilik meselesini olması gerektiği gibi tartış(a)mıyor ve irdele(ye)miyor
oluşumuzdur. Sömürgecinin sömürgeleştirdiği, bizim "Kürdistan" dediğimiz fiziksel bir alan olarak salt
bir "toprak parçasından/coğrafyadan" ibaret değildir. Sömürgeci daha ağır bir şey yapmakta bize:
Tüm aygıtları ve mesaisiyle ruhumuzu, bilincimizi, benliğimizi, bedenimizi sömür(geleştir)mektedir.
Bunu da dil, din, sanat, edebiyat, sinema, eğitim, müzik, bilim gibi "kendi" kültürel aygıtlarıyla "bizim"
olan kültürel alan ve unsurları sömür(geleştir)erek yapmaktadır. Fanon'dan mülhemle, sömürgeci bu
şekilde bir nevi bizi "sömürge" olarak yaratmakta ve yaratmaya devam etmektedir. Sömürge
gerçekliğimizin bilincinde ve farkında olup, ona göre antikolonyalist bir tavır ve duruş
sergileyebilmekle ancak, ulus olarak kendi ahlak kurallarımızı ve değerlerimizi yaşayabilme;
bedenimizi ve bilincimizi sadece bize uygun amaçlar uğrunda kullanabilme (Stokely Carmichael, 2019)
ve Steve Biko'nun "Siyah güzeldir" sözünden ilhamla, "Kürtler bir ulustur" diyebilme imkanını elde
ederiz.

Kürt Araştırmaları Dergisi olarak bu sayımızı "Sömürgecilik ve Kültürel İktidar" mevzusuna
ayırmamızın aciliyeti de, bahsettiğimiz durumdan ileri gelmektedir. Bu sayıda neredeyse hepsinin
doğrudan dosya ile ilgili olduğu toplam dokuz makale ve iki söyleşi bulacaksınız. Makaleler ve
söyleşiler sinemadan edebiyat ve dile, dinden eğitime, yerel ve özerk yönetimlerden yayıncılığa kadar
birçok mevzuyu işlemektedir. Söyleşilerden biri meşhur "Türklük Sözleşmesi" kitabının yazarı Barış
Ünlü ile, diğeri de Amsterdam Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olan Prof. Merîwan Wirya Kanie ile
yapılmıştır. Makaleler ise Dilawer Zeraq, Soner Sert, Apo Kıran, Adnan Çelik, Zozan Goyî, Ramazan

Kaya, Derya Bayır, Jînda Zekioğlu ve Tofan Sümbül gibi isimlerin değerli kalemlerinin ürünüdür.
Belirtmek gerekir ki, Dilawer Zeraq'ın Hawar Dergisi çerçevesinde yazdığı makale Kürtçe’nin Kurmancî
lehçesi ile kaleme alınmıştır. Hakeza Merîwan Wirya Kanie ile yapılan söyleşi de Kürtçe’nin Sorani
lehçesi ile dergide yer almaktadır. Bunun haricinde Tofan Sümbül’ün imzasını taşıyan Kürt yayıncılığı
üzerine olan çalışma ise İngilizce’dir. Diğer tüm çalışmalar Türkçe olarak kaleme alınmıştır.
Bu sayı ile Kürt ulusunun sömürgecilik ve buna bağlı olarak kültürel iktidar ile ilgili fikri ve teorik
hanesine bir artı eklemeyi murad ediyoruz. Doğrusu söylemek gerekirse, "Sömürgecilik Ve Kültürel
İktidar" başlıklı bir mevzu Kuzey Kürdistan literatüründe yok denilecek kadar az işlenmiştir. Umarım
bu sayımız ile bu boşluğu doldurmaya katkı sunabilmiş oluruz.
Son olarak bu değerli sayının vücut bulmasında emeği geçen herkese şükranlarımızı sunarız. Sayıyı
okuyacak, okunmasına ve yayılmasına vesile olacak değerli okuyucularımız ve takipçilerimize de, tabii
ki.
Takdim bizden, takdir sizden.
Hürmet ve muhabbetle.
Sayı Editörü